top of page

İSTANBUL



My words touched everything
or I wrote of everything that touched me
except of you Istanbul, I never did
you, you the master of rhymes

As Bosphorus’s liquid seeped from the pencil of poets
I feared to be called a poet
maybe fearing
to drown you in my own lines
dripping into the blue waters of my ink

I wrote to darkness the sea
love, loves lost
but didn’t to you
incapable of holding my pen burning
because you the very essence of love
you were
it self

my silence
isn’t due to forgetting you
don’t you believe me ask, the sea gulls...
flying over the boat to Bostanci...
my voice mute in their screams

since... i don’t even cry at
partings,
embarrassed...
anxious
kids living under the bridge may hear me...
since to my tears i have appended theirs
waving to you this last time... through your clouds

don’t be cross with me, Istanbul
the thing i wrote for you maybe is still hanging
under that tree that tree
on the island...
wait patiently... you’ll see when your leaves are flying around my hair
one autumn i’ll come to you
sea gulls be my witness
give my word, you Istanbul
i’ll tell it to you face
how i missed you...!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İSTANBUL

 

her şeye dokundu kelimelerim 

yada dokunanı yazdım mısralara. 

bir sana yazmadım İstanbul 

üstelik ki sen, tek elebaşısı iken kafiyelerin 

 

süzülürken boğazının suları şairlerin kaleminden 

ben korktum şair sanılmaktan 

belki de, seni alıp bir dizenin içinde boğmaktan- korktum mürekkebimin mavi sularına damlamasından.

 

 gecelere yazdım, denizlere... 

aşklara, yitik sevdalara... 

bir tek sana yazmadım 

tutamazdım ki kalemi, yanardım 

sen böylesine aşkın taa kendisi iken bende... 

 

sanma ki, seni unuttuğumdan suskunluğum 

bana inanmıyorsan eğer, martılarına sor 

-peşindeki Bostancı vapurunun. 

-sesimi en son ben, onların çığlığında susturmuştum. 

 

senden sonra ayrılıklara dahi ağlamadım 

- utandım küprü altı çocuklarının bunu duymasından 

çünkü ben, gözyaşlarıma onlarınkini de katmıştım 

- sana son kez el sallarken, bulutlarından. 

 

bana sakın darılma İstanbul 

senin için yazdıklarım belki hala asılıdır 

-Ada'daki o ağacın dalında 

 

bekle..! göreceksin. 

yaprakların saçlarıma savrulurken

bir sonbaharda sana geleceğim... 

martılar şahidim olsun sana söz İstanbul. 

seni ne çok özlediğimi, yüzüne karşı söyleyeceğim.

 

 

Aşk Hükümsüzdür..!

 

... '' Çok kış atlattık seninle dile kolay '' 

 

sessiz söylenirken sevda türkülerimiz 

dinlerdik aynı yürekle sessize 

'' sen arda -boyunda ben '' 

iki uzak toprağa ayrı düşerken gölgelerimiz 

biz değilmiydik yine, aynı göğe yüz süren 

 

birimiz zul'undayken gündüzün 

leyl öğütürdü birimiz geceden 

çaresiz 

aşkı iki mısra arasına gömerdik 

velhasıl 

değmezdi iki dudak 

bir soluk arasına tek buse / lik 

 

'' makamı kimin umrundaydı '' 

 

iki yürek arası yol kısaydı -dokunmadan bilirdik 

lakin 

sana giden yol uzun...ah, çok uzundu 

yolların milyon mil 

çekerdim 

aşka 

mola vermeden 

sen, ben ve yalnızlık -isyanlara yürürdük 

 

ey gönlüm..! 

bu yıl da sevdayı sen, giden ömrüne yasla 

ve 

gündüzü geceye dola -geceler yarsız 

geceyi azad et -geceler aysız 

bil ki, 

hükmü yoktur ayın geceye -güneşten uzak 

ay, geceye 

ay, milyar yıldıza tutsak -tutulsun bırak 

 

sen, geceden sök aşkı dik kalbine 

-kanasın bırak 

 

bu yılda güneşi sen, karların altında sakla 

iki bahar arası kış 

biz bunu ilk zemheride öğrendik 

 

- heyhat - 

 

sabır çatladı 

çatlayacak kardelenler 

kalbimden 

sürgün yine, '' geleceğim '' dediğin bahara 

 

sus 

gönlüm 

sus 

 

bu çırpınış boşuna 

unutma, 

sen, ben ve hasret üçümüz 

bir kış günü 

mekruh bir sevdanın girdabına düştük 

 

... aşk hükümsüzdür..!

 

Leman Julide K

RÜZGARIN RENGİ YOK

 

 


kuşlar havalanıyordu hazansız

                                       - gelinciklerin üzerinden
-renkleri kırmızı-
ve güneş yeni batıyordu eski bir sevdanın üzerine
sen geldiğinde
bir tomurcuğun sancısındaydı zaman

                                            - kan kırmızı renginde

 

 

sen, bir adımlık yol
sen, tek kulaçlık okyanus



aşk..!
ah, sen mel'un aşk...



sen, bir kelebeğin ömrü kadar az
sen, gelinciğin yaprağında rüzgar



ki, ezelden bilirim yoktur rengi rüzgarın

bir aşkın yaprağını aralar da,
bir düş bozumu iki ömrün ayazına sızar

 



aşk!
gel / sen
bana gelmeden git bu hazan



bende her gece yeni bir yıldız, eski bir aya doğar
ve kayar
düşer apansız
bir umman-ı bin kedere boğar

Leman J. Koç

( Nail Güreli ( Onuncu ses köşe yazısı ) Milliyet gazetesi-23 Temmuz )

 Vakt'i Zeval

 

Çalındı birer birer kalbimizden 

biçare hayatın ıslığı 

Rüzgarı delip geçerken 

vakt-i zeval 

bir zulmet-i asumana düştük 

 

 

Karıldı ateşle su cemrelerden 

içimiz milyon cankırığı 

Baharı derip öperken 

vakt-i hazan 

bir güzaf-ı ummana düş/tük

 

Leman Julide K

 Karabasan...

 

 

...tuhaf bir rüyaydı 

tam bir karabasan... 

 

uzaktaymışım çok -ırakta 

parçalanmış 

dağılmış bedenim her kıtaya 

 

yüreğimin yarısı afrika'da

darağacına asmışlar diğer yarımı -asya'da

umut yerine bombalar yağıyor -çocuklara 

sesleniyorum -sesim kayıp 

...kimliğim 

yok..! 

düşürmüşüm okyanusta 

ipe çekilmiş sular -marmaraya 

ö 

ü 

ü 

ben ucundan sökülüyorum 

-İstanbul - 

kaçıyor ruhuma -ağlıyorum 

 

tam bu sırada; 

''tık'' kalbim 

ölüm..! 

gir / me içeri 

 

 

koynumda ölümle yaşam gidip gelirken 

düşle gerçek arasında uyanıyorum 

 

nerdeyim..! ? 

 

... 

 

üzerimde delik deşik bir hayat 

-ucundan tutup biraz daha çekiyorum 

 

baba, susma! 

-oradasın biliyorum 

kuştüyü masallar anlat bana 

ben burada çok üşüyorum

 

 

 

Leman Julide K

Ah'Sude

aynı yare ile kanadık biz seninle, Su
damlası kadar aynı
acıya aktık
uçamadan kanatlarımızdan
önce
kalbimizden yaralandık...



... dinle;


göz közü görmezden evveldi
yada sonra
bana gelişin
benimse gidişimdi, bir sevdadan
bana
baktığım
ve bıraktığım ezgidesin sen artık
içimi eleyip, liğmeleyen
sen toprak
tan

inerken
çığlık çığlığa
aynı düşü seninle
göğsümüzden alıp göğümüze astık
ve

yağmalandık
aynı buluttan
içimize yağdık


aşkın g /özüne
inme gibi
inmişse artık
son perde
- nafile -



ah, Su
dem /le ateşi karla
sen
suya sar beni kendinle



biz değil,
aşktı yazılan asırlar önce
ve biz aynı aşkla kalbimizden kurşunlandık

...öğrendim
öğreneceksin sen de...

Aşk;
kurşun değil,

cemre düşürmektir yüreğe..!

 

 

Leman Julide K

 

AŞK DERSEM ÇIKMA..!

İçimden bir rüzgar geçiyor
tutukluk yaptım
sen iyisimi sakağıma saklan
vurulurum dersen çık,
vuruldum dersem çıkma..!

hayır, oyun değil bu
adı; yasamak
yada olmek !
bir aşkla ...

ve 
k a r a r ;

Sen aşktan hüküm giydin
bir ömür içeri(m)desin
ve beni sevmekle yükümlüsün.
zulm dersen çık,
aşk dersem çıkma..!



Leman Julide K

Hayat 

 

Bir kuşun kanadında rotasızdır

bazen

bir piyanonun tuşunda

notasız

süzülüp düşerken içli nağmelerden

kanunsuz çalınır 

AŞK

buseliktir

çoğu zaman

rast makamında

 

son faslında olsan da hayatın

ritmini iyi dinle

vurulan kalbindir, bam telinden.

 

 

Leman J. Koc

ÇİVİ  İZİ
 

 


hala durur dizimde,
sana koşarken takılıp düştüğüm o paslı çivinin izi 

 

çocuktum 
kanamayan yaralara bile ağlayan.

< yoksun > 

şimdi yaslı boşluklar dolduruyorum içine 

senden geriye kalan. 

bilmiyorsun 
kanıyor

.

.

BABA

 


 

Leman Julide K

 

Maviye Gidelim

 

bugün her şey beklesin, Aynur 

ocakta kap kacak, ipte çamaşır 

ve hep düz ördüğün hayatı 

         -ters ilmeğinde bırak. 

 

yok, ben değil güzelim 

hayat. uçuk /maviye gidelim 

 

rüzgar çarptı beni bugün 

yelkenleri şişti ruhumun 

dalgalandım hepten 

düşmeden gel 

ve tut elimden / şiire gidelim 

 

Mustafa'yı al yanına, Paula ve Gül'ü de 

dudağına narçiçeği rujunu sür 

ve ruhunu düze 

vallahi ben demedim 

''tak, takıştır'' sen Veli'yi dinle /İstanbul'a gidelim 

 

Ege'nin tuzu kaçtı göğsüme, 

-dal ucundan üşümüş 

zeytin ağacı 

yeşil sürmeler çekmiş güze 

bir de üstüne afiyet, gök 

kuşağını düşürmüş /suya gidelim 

 

durma! 

sende güneş ben de, Ay 

                                   - Nur'a gidelim

 

Leman J. Koc

Göz Bebeğim

getirip koymuşsun da gözlerini
öylece ortalık yere-
tutup dökülüvermiş denizler
göz bebeğinin sahil şeridine
takılıp düşelim mi yani şimdi içine?
kuşlar ...

... bulutlar 
ve cümle-i  âlem 
bilumum paralel ve meridyenlerden geçip
bir rüzgâr peşrevi eşliğinde?!

hadi,
düş/tük! diyelim
hangi teline konar kuşlar
aşk-ı beyhude geçen bir ömrün.
hangi notasında susulur da,
o uçsuz bucaksız

sükût mavisi

gözlerinin lal kıyısında
kaç Hicâz'da gelinir 
kendine?


söyle!

Akrebin Dilindedir Zaman

 

bende şuh/edayla salınırken gece siyahını 

tan elasını suya salar sende / huşu içinde... 

bilirim 

senin gözlerinde yeşil bir suya iner zaman 

tül gibi serilir sis inceden 

dökülür bir göle incitmeden alnından 

 

ve senin ağzında kiraz kokusu 

bende sarı sazlık bir hazan 

arasından uçurup yelkovanları 

ağır ağır geçiyorum düşün kuşluğundan 

 

dün geçti 

yarın erken 

bil ki, bugün sana kuruludur zaman

 

Leman J. Koc

3 2 1 . . .  ŞİİR. . . !

 

bekle dedim güzelim 
şiir, gazel 
...şimdi sırası değil 

eski bir aşkta mahsur kaldım ben 
ruhum hicran yarası 
sen iyisimi ordan bir martı uçur 
iki okyanus arası 
ilk fırsatta geleceğim bil. 

hem bir papatyanın söylediği yalandan beri 
çiçekli şiirler de yazmıyorum ben. 
ki, senin adının yasemin kokuyor olması 
benim suçum değil 

...gülüşün bir de 
gülüşün dondur gamzelerinde 
bu kıyı kanunlarına göre de suç 
...biliyorsun. 
denizler taşıyor /senin yüzünden 
ve ben kaybolup içine düşüyorum 
öylece sersefil 

diyordum ki, tam 
vakit bitti ruhum yana kay 


1... şiir..! 
sancıları çekiyorum, gülümse

bu bir masal değil...!

 

Leman J.K oc

 

© 2023 by Andi Banks. All rights reserved

  • Twitter Classic
  • facebook
Vizitor
bottom of page